Osmanlıcada ceza ne demek?
Osmanlı Türkçesi: جزا (ota)
Çasarlık ne demek?
Osmanlılar, Roma’nın son başkenti olan İstanbul’u kendi merkezleri yaptılar ve Roma coğrafyasının önemli bir bölümünü fethettiler. Bu durum, her iki devletin de Roma’da “Sezar” ve “İmparator”a kadar “İmparator” ve “Sezar” gibi unvanlar kullanmasına olanak sağladı.
Çaşut ne demek?
Lise öğrencilerinin Geç Türkçe diline armağanı olan “ispikci” kelimesinin Eski Türkçe karşılığı. Kelime bölgeye göre casus, dedikodu ve üzüm anlamına gelir.
Çera edilmek ne demek?
Kelimenin sözlük anlamı “aydınlatılan ve ışık veren şey”dir. Osmanlı döneminde tüm aydınlatma araçlarına “çerağ” denirdi. Mevleviler ışığı söndürmek yerine “lambayı dinlendirmek” ifadesini kullanmışlardır. Kelimenin üçüncü anlamı alev ve ateştir. Şule ve ziya bu kelimenin eş anlamlılarıdır.
Ceza Arapçada ne anlama gelir?
Ceza; Arapçada “ödül” anlamına gelirken, bizim dilimizde bir suça tepki anlamına gelir. Olumsuz anlamı yalnızca Türkçe’de vardır. “Allah seni cezalandırsın”ı bir küfür olarak söyleriz. Bunu söyleriz, ancak diğer ülkelerde nötr olarak kullanılır, yani Tanrı’nın yaptıkları için onları ödüllendireceği anlamındadır.
Osmanlıca suç ne demek?
Suçluluk kavramının yanı sıra cünha ve kabahat, modern Türk ceza hukukunda “suç” anlamında kullanılan terimlerdir. Modern Arapçada suç terimi genellikle cerîme yani cinayet kelimeleriyle ifade edilir.
Osmanlıda çaşıt ne demek?
Eski Türkler, muhatapları olan Çinlilerin istihbarat görevlilerine casus derlerdi. Günümüzde toplumda yalan ve asılsız haberler yayarak karışıklık çıkarmaya çalışan kişileri ifade etmek için olumsuz anlamda kullanılan bu kelime, Osmanlı arşiv belgelerinde de yer almaktadır.
Serasker ne demek TDK?
Farsça “baş” anlamına gelen “ser” ve Arapça “asker” kelimelerinden oluşan bu kelime, “askerlerin en üstünü, Basasker” anlamına gelir. “Serasker” terimi Fatih Kanunnamesi’nde kullanılmasa da, o dönemdeki savaşlarda ordu komutanlarına “Serasker” unvanının verildiği açıktır.
Sirkat etmek ne demek?
Sirkat, tam anlamıyla “çalmak” anlamına gelir. Yani bir şeyi izinsiz veya sahibinin izni olmadan almak ve karşılığında bir şey vermeden geri vermemek anlamına gelir.
Eftikli ne demek?
Eftikli: Endişeli, sanrılı. Bu süslü ġızıñ konuşmalarına kulak asmayın.
Çuvaz ne demek?
Etimoloji. “Çuvaş” etnoniminin kökeni ve anlamı hakkında genel kabul görmüş bir karar yoktur. Bir varsayıma göre “Çuvaş”, Şaz Türkçesinden Lir Türkçesine dönüşen suvar kelimesinin biçimidir. Başka bir teori ise Türk dillerinde sıklıkla kullanılan “yavaş” kelimesinden geldiğini söyler.
Çaşıd ne demek?
Casusluk yapmak: Casusluk etmek, birini gözetletmek, birinin arasına casus gönderip onun durumu ve sözleri hakkında bilgi almak.
Curret etmek ne demek?
“Cesaret etmek” deyimi Türk Dil Kurumu’nun tanımladığı deyimlerden biridir. Türk Dil Kurumu’na göre bu deyimin anlamı şöyledir: 1) Cesaretle hareket etmek, yiğitçe davranmak; 2) Saygı sınırlarının ötesinde hareket etmek.
Çön olmak ne demek?
Son yıllarda dilimizde “cool olmak” diye bir kavram yerleşmiştir. Türkçede tam karşılığını bulmak zor olsa da “cool”u “tarz sahibi olmak”, “karizmatik olmak” veya “cool olmak” olarak tanımlayabiliriz.
Ya Zakir ne demek?
Kelime anlamı; Tasavvuf, İslam’da yükselmek için zikir çeken kişidir. Bu isim aynı zamanda tekke ve zaviyelerde kurumsal bir kimlik kazanarak ilahiler okuyan ve deniz iğdesi zikri yapan görevliye de verilmektedir.
Ceza kelimesi Türkçe kökenli mi?
Ceza, Arapça kökenli bir kelimedir.
Cezai hüküm ne demek?
Karar, bir hukuki anlaşmazlığı çözen ilk derece mahkemesinin nihai kararıdır. Sanık bir ceza davasında suçlu bulunursa, söz konusu suç için yasanın öngördüğü cezaya çarptırılır ve masum bulunursa beraat eder.
Kuranda ceza ve mükâfat günü nedir?
Bu kelimenin doğrudan kıyametsel bir anlamı yoktur. Ancak, din, ceza ve hesaplaşma kelimelerinin anlamları göz önüne alındığında, “Din Günü”nün karşılığı “Ceza-Ödül-Kıyamet Günü” olacaktır. Buna göre, “Din Günü” her amelin ödüllendirileceği ve gelecekte ödül ve cezanın dağıtılacağı son gün anlamına gelir.
Osmanlıcada pişe ne demek?
İş, kar. Yoğunluk. Alışkanlık, gelenek, görenek. Meslek, sanat.